Yıllar boyunca ‘ataerki’ kavramı sürekli olarak gündemde olan bir konu olmuştur. Erkek egemenliği olarak tanımlayabileceğimiz ‘ataerki’, kadınların vücudu üzerine yorum yapabilme cüretinin doğmasına sebep olmuştur. Bu kavramdan yola çıkarak psikanalistlerin ortaya attığı ‘rahim kıskançlığı’ kavramını duymuş muydunuz? Gelin psikanalistlerin görüşlerine beraber bakalım…
Takdir edersiniz ki toplumsal cinsiyet tarihin ve yaşamın birçok yerinde çokça tartışılan konulardan bir tanesi.
Kadın, erkek, LGBTQ+ ve kendini başka herhangi bir kimlikle tanımlayan insanların toplum içerisindeki rolü birçok profesyonel tarafından tartışılmış, hatta ve hatta birçok araştırmaya da konu edilmiştir.
Bu araştırmalara eşlik eden isimlerden bir tanesi tabii ki Freud!
Freud’un getirmiş olduğu “penis kıskançlığı” kavramından sonra psikanalist Karen Horney’in “rahim kıskançlığı” kavramı nasıl değerlendiriliyor dersiniz?
“Penis kıskançlığı” ne anlama geliyor?
Fakat penis kıskançlığı kavramını destekleyen hiçbir bilimsel kanıt yok! Bu nedenle de Freud, birçok psikanalistten eleştiri almıştır.
Freud kadınların gücünü anlayamadı mı?
“Rahim kıskançlığı” içselleştirilmiş aşağılık kompleksinden mi geliyor?
Tarihteki “rahim kıskançlığı” örneklerinden bir tanesi de 8. Henry’nin karısı Anne Boleyn’i “erkek çocuk veremediği için” idam etmesi!
Peki günümüz psikanalistlerinden olan Julia Kristeva “rahim kıskançlığı” hakkında ne diyor?
Kristeva bu konuyu hem “göstergebilimsel” hem de “sembolik” olarak ele alıyor.
Rahim kıskançlığının “göstergebilimsel” ya da “sembolik” bir tarafı var mı?
Türk Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Özgür Yiğit 3 Mart Dünya Kulak ve İşitme Günü’nde toplumsal farkındalığın sağlanmasının büyük önem taşıdığına dikkati çekti.
Gün ışığının azaldığı kış aylarında mevsimsel depresyon yaşayan bireylerde, beyindeki serotonin seviyelerinde azalma gözlemlendiğini vurgulayan uzmanlar, bu durumun, özellikle kadınlarda daha fazla duygusallığa yol açabildiğini söylüyor.